“Çünkü ben buna değerim.”
Bu tek başına sıradan gözüken dört kelime, bir bütün halinde lüksü herkes için erişilebilir hale getiren ikonik bir güzellik ve güçlendirme ifadesi haline geldi. L’Oréal Paris bu sloganla öz değerin her şeyin üstünde olduğunu vurgulayan ilk reklam mesajına öncülük etti. L’Oréal Paris sloganı, ilk olarak 1971’de ortaya çıktığı günden bu yana, tüketicileri marka ve kendi değerleri etrafında birleştirmeye çağıran bir mesaj oldu. Ancak markanın desteklediği tek güçlü mesaj bu değildir.
Marka yüzlerimiz, kadın gücünü ve güçlenmesini destekleyen, başkalarına yeteneklerini uygulamak için her gün ilham veren çeşitli rol modellerden oluşuyor. Eva Longoria, eğlence sektöründe feminist bir lider, Jane Fonda ise kadın hakları ve ekolojisi için mücadele eden ikonik bir feminist. Liya Kebede, Afrika’daki kadın sanatkarları sağlık, eğitim ve iş imkanlarına bağlayarak gelişmelerine yardımcı olmak için Lemlem Vakfı ile birlikte çalışıyor. Doutzen Kroes, “Knot on My Planet” derneği ile birlikte hayvanlara acı çektiren endüstri trendini tersine çevirmeyi başardı!
L’Oréal Paris feminist değerlere verdiği önemi (Women of Worth) gibi etkinliklerle gösterir. Uzun yıllar boyunca, topluma hizmet etmeye gönüllü olarak zaman ayıran olağanüstü kadınları onurlandırdı. Etkinlik, bu kadınlara yüksek profilli bir platform sağlıyor ve temel finansal girişimlerini destekliyor.